Günümüz gelişmelerine ve küresel trendlere baktığımızda her şeyin hızla değiştiğini görüyoruz. “Değişim” dediğimiz olgunun işletme kârlılığı ve verimliliğine olan yansımaları tartışılmaz bir gerçektir. “Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.” sözünden yola çıkarak bir işletme için de değişimin daim olduğu ve bunu yönetemeyen şirketlerin varlıklarını sürdürmelerinin çok mümkün olmadığı görülmektedir.
Peki değişimi yönetirken etkinlik ve verimliliğimizi arttırmak adına nasıl bir stratejide ilerlemekteyiz? Değişimin olduğu bir yerde etkinliği ve verimliliği sürekli sorgulamak gerekecektir: Doğru işi mi yapıyorum? İşi doğru yapıyor muyum?
Günümüzde işletmeler varlıklarını sürdürebilmek adına bir yandan değişimi yönetirken bir yandan da zararını yönetmek ve sürdürülebilir kârlılığı sağlamak durumundadırlar. Evet uzun vadede sürdürülebilir bir kârlılıktan bahsediyoruz. İşletme uzun vadede kârlı olsa bile matematiksel karşılık olarak kâr ettiği gibi bazen zarar da edebilir. “Kâr ve zarar kardeştir” atasözünde de gördüğümüz gibi ticarette her zaman kâr etmek mümkün olmaz. İşletmeler sadece kâr edeceğini düşünmemeli, zararlarını da yönetmeyi iyi bilmelibilmeli, varlıklarını sürdürmek istiyorlarsa kârlı oldukları dönemlerde dahi kurumsal check-up’larını ihmal etmemelidir. Kâr ediyoruz ama nasıl? Zarar ediyoruz ama nereden? Kârı etkileyebilecek risklerimizi belirledik mi? Zor dönemlerde zarar etmemek için izleyeceğimiz stratejiler neler olacak? gibi soruları kendilerine sormaları ve akıllıca çalışmaları gerekir.
Neticede kısa dönemli zarar ediyor olmak her zaman iflasa sürüklendiğimiz anlamına gelmemektedir. Önemli olan işletmenin varlığını sürdürebilmesi ve zor dönemleri en hafif şekilde atlatabilmesi adına işletme için doğru stratejiler belirlemek ve yapılması gerekenleri gerçekleştirmektir. En doğru kararları alabilmek, yapılan işin doğru iş olduğundan emin olmak, tüm kaynakları verimli kullanabilmek, insan kaynağına gereken değeri vermek, çalışanın desteğini alabilmek ve sermayeyi en etkin şekilde yönetebilmek bu süreçte işletme adına çok önemlidir.
Downsizing: “Küçülmeye giderek büyümek de bir
stratejidir!”
Küçülme eylemi işletmeniz için bir sonuç değil kâr veya zararımızı yönetmek
adına bir strateji olmalıdır. Peki bu stratejiyi izleyerek nihai amaca ulaşmak
için nerelerden başlamak gerekir?
Öncelikle,
◉ Yer aldığınız sektörü/pazarı çok iyi tanıyın
◉
Müşteri profilini ve çalışma şartlarınızı
iyi analiz edin
◉ Özgün bir kurumsal kimliğiniz olsun
◉
Organizasyon yapınızı esnek bir yapıda tasarlayın
◉
Operasyonlarınız için her zaman alternatif bir planınız olsun
◉ Çalışanı işten çıkarmak maliyetleri düşürmek adına en kolay
yöntemlerden biridir ama sonuçları itibariyle oldukça yıkıcı
olabilir. Bu nedenle kuruşlara takılmadan önce lojistik, hizmet kalitesi,
optimum stok dengesi gibi konulara odaklanın
◉ Müşteri geri bildirimlerini iyi analiz edin ve analiz sonuçlarını
hizmet kalitenizi arttırmak için
kullanın
Bunların yanı sıra nakit akışlarını kontrol altına almak, ödeme-tahsilat dengesini sağlamak, ekonomik göstergeleri takip etmek, gerektiğinde faiz ve enflasyon piyasalarını iyi değerlendirmek gibi işin matematiksel boyutlarının ve muhasebe konularının da iyi uygulanması şarttır.
Operasyonel verimliliği sağlamak adına yapılan geçici uygulamalar, geçici işten çıkartmalar, satış tarafında yer alan ekibe yapılan baskılar kârlılığı belirli bir dönem için arttırsa da müşteri ve çalışan deneyimini olumsuz etkiler. Kârlılık yıkıcı veya yapıcı etkiye sahip olabilmektedir. Yıkıcı kârlılıkta işletme kısa vadeli edinimlere odaklanırken, yapıcı kârlılıkta işletme sürdürülebilir sonuçlar yaratmaya odaklıdır. Bu nedenle yukarıda bahsettiğimiz öncelikli eylemleri gerçekleştirmek için işletme olarak küçülme kararını yüksek farkındalıkla ve bilinçli olarak vermek gerekir. Aksi halde yıkıcı sonuçlar yaşanabilir.
“Krizler fırsata dönüştürülmelidir!”
Her kriz şirketlere, kurumlara mali değer kaybettirebilir. Peki bu krizleri
nasıl fırsata çevirebiliriz? Örneğin belirli periyotlarda işletmemizin GZFT
(SWOT) analizini yapıyor muyuz? Her işletme bu analiz ile güçlü ve zayıf
yönlerini, fırsatlarını ve tehditlerini ortaya koymalıdır ki bütünsel olarak
işletme adına en doğru kararları alabilsin, krizleri fırsata çevirebilsin,
güçlü yönlerini kullanabilsin, zayıf yönlerinin farkına varsın ve
zayıflıklarını gidersin.
Sonuç olarak uzun vadede kârlı bir işletme olabilmenin yolu işletmedeki tüm sistemleri etkin ve verimli işletmekten geçer. Ayrıca seçimlerimiz ve özellikle bu zor dönemlerde aldığımız her bir karar kritiktir. Doğru karar verebilmenin yolu da önce kendini (işletmeyi) ve pazarı tanımaktan geçer.
Yazar: Sait Sağlam