“Profesör, danışman, yönetim uzmanı ve yazar” olarak tanımlanan Stephen R. Covey, kişisel yaşam ve iş hayatı üzerine yazmış olduğu “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” adlı kitabı ile iş dünyasında yirminci yüzyılın en etkili kitabını yazan kişi olarak biliniyor.
“Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı kitabı, Forbes dergisi tarafından da “yönetim alanında yazılmış tüm zamanların en iyi 10 kitabından biri” olarak anılıyor.
Covey tarafından ele alınan kitapta, Sanayi Çağından Bilgi İşçisi Çağı’na geçişte kişisel yaşam, aile hayatı ve çalışma hayatında karşılaşılan zorlukların boyutlarının ve türlerinin farklılaştığını; bu zorluklarla başa çıkmanın yöntemleri üzerinde durulmuş.
Yazar, kitapta yazılanları kendi hayatında motto edindiği bir sözle destekliyor. “En büyük arzularınız gerçekleştirmek ve en büyük mücadelelerinizin üstesinden gelmek istiyorsanız, aradığınız sonuçlara hükmeden ilkeyi ya da doğal yasayı saptayın ve uygulayın.” Kitapta başarılı olmanın, başarının bağlı olduğu ilkelerle uyumlu şekilde hareket etmek olduğu ifade edilmiş.
Bununla birlikte, çeşitli nedenlerle popüler kültür yaygın uygulamaları ve düşünme tarzıyla ilkelere dayalı çözümlerin tam bir tezat oluşturduğunu ifade ediyor yazar. Yine de popüler kültürün rehavetine kapılmadan, belirli bir hedefe ulaşmayan çalışan kişilerin, sahip olduğu alışkanlık ve ilkeler çerçevesinde “etkili” olabilmesi gayet tabii mümkündür.
Bu yazımda sizlere Covey tarafından ortaya atılmış; iş, aile ve özel hayattaki dengeyi korumayı sağlayacak ve hayata karşı motivasyonunuzu artıracak 7 alışkanlığı tanıtacağım.
1. Proaktif Olun
Bu alışkanlık yaşamın sorumluluğunu almakla ilgilidir. Proaktif insanlar “sorumlu” olduklarının farkındadır ve davranışlarından dolayı genetiği, koşulları ve durumları suçlamazlar. Davranışlarının kendi seçimleri olduğunun bilincindedirler. Diğer yandan, reaktif insanlar genellikle fiziksel çevrelerinden etkilenirler. Davranışları için suçlanacak harici kaynaklar bulurlar. Örneğin, hava güzelse kendilerini iyi hissederler. Değilse, tutumlarını ve performanslarını etkiler ve havayı suçlarlar.
Hayatınızda olup bitenlerle ilgili sürekli başkalarını suçlamaktan vazgeçin. Geldiğiniz nokta, aldığınız kararlar ve davranışlarınızın sorumluğunu alın. Tabii ki üzerinde çok az kontrolümüz bulunan geniş etkili durumlar için kendinizi suçlamayı bırakıp, enerji harcadığınız alanın gerekliliğinin farkında olarak adımlar atın.
2. Sonunu
Düşünerek İşe Başlayın
Bu alışkanlık; şu anda gözlerinizle göremediğiniz şeyi zihninizde hayal etme yeteneği ile desteklenen hayal gücüne dayanır. Her şeyin iki kez yaratıldığı ilkesine dayanır. Zihinsel (ilk) bir yaratım ve fiziksel (ikinci) bir yaratım vardır. Fiziksel yaratım, tıpkı bir binanın bir planı takip ettiği gibi zihinselden sonra gelir.
Kim olduğunuzu ve yaşamda ne istediğinizi görselleştirmek için bilinçli bir çaba göstermezseniz, diğer insanları ve koşulları, varsayılan olarak sizi ve hayatınızı şekillendirmek için güçlendirirsiniz. Bu, kendi benzersizliğinizle tekrar bağlantı kurmak ve daha sonra kendinizi en mutlu şekilde ifade edebileceğiniz ve yerine getirebileceğiniz kişisel, ahlaki ve etik kuralları tanımlamakla ilgilidir.
3. Önemli İşlere
Öncelik Verin
3. alışkanlık her gün karşı karşıya kaldığımız ve zaman yönetimi ile doğrudan ilişkili olan önceliklerinizle ilgilidir. “İlk şeyleri birinci sıraya koymak, en önemli önceliklerinizin etrafında örgütlenmek ve yürütmek demektir. Bu, sizi çevreleyen gündemler ve güçler tarafından değil, en çok değer verdiğiniz ilkelerle yaşamak ve yönlendirmektir.” Amacınız, değerleriniz, rolleriniz ve önceliklerinizi belirlediğinizde yaşamınızı daha iyi yönetebileceksiniz.
"İlk şeyler" nedir? İlk şeyler, kişisel olarak en değerli bulduğunuz şeylerdir. İlk şeyleri önce koyarsanız, 2. alışkanlıkta belirlediğiniz kişisel önceliklere göre zaman ve olayları organize eder ve daha sağlıklı şekilde yönetirsiniz.
4. “Kazan – Kazan”
Diye Düşünün
Kazan-kazan ilkesi hayatı rekabetçi bir alan olarak değil, bir işbirliği alanı olarak görür. Kazan-kazan, tüm insan etkileşimlerinde sürekli olarak karşılıklı yarar arayan bir zihin ve duygu çerçevesidir. Kazan-kazan, anlaşmalar veya çözümlerin karşılıklı olarak faydalı ve tatmin edici olduğu anlamına gelir.
Çatışmalara bir kazan-kazan tutumuyla yaklaşan bir kişi veya kuruluş üç hayati karakter özelliğine sahiptir:
Dürüstlük: Gerçek hislerinize, değerlerinize ve taahhütlerinize sadık kalmak
Olgunluk: Düşüncelerinizi ve duygularınızı başkalarının fikir ve duygularını cesaretle ve düşünerek ifade etmek
Bolluk Mantığı: herkes için bol miktarda olduğuna inanmak
Kazan-kazan'a gitmek için sadece empatik olmakla kalmamalı, aynı zamanda kendinden emin olmalısınız. Sadece düşünceli ve duyarlı olmakla kalmaz, aynı zamanda cesur olmalısınız. Bunu yapmak - cesaret ve düşünce arasındaki dengeyi sağlamak - gerçek olgunluğun özüdür ve kazan-kazan için esastır.
5. Önce Anlamaya,
Sonra Anlaşılmaya Çalışın
Eğer çoğu insan gibiyseniz, muhtemelen önce anlaşılmaya çalışıyorsunuz; noktaya değinmek istiyorsunuz. Ve bunu yaparken, diğer kişiyi tamamen görmezden gelebilir, dinliyormuş gibi davranabilir, konuşmanın sadece belirli bölümlerini seçici olarak duyabilir veya sadece söylenen kelimelere dikkatle odaklanabilir ve konuşulanların tamamını kaçırabilirsiniz. Peki bu neden oluyor? Çünkü çoğu insan anlamak için değil, cevap verme niyetiyle dinler.
Zihninizde ne söyleyeceğinizi, soracağınız soruları vb. hazırlarken karşındakinden ziyade kendinizi dinlersiniz. Yaşam deneyimleriniz, duyduğunuz çerçeveler aracılığıyla duyduğunuz her şeyi filtrelersiniz. Otobiyografinize karşı duyduklarınızı kontrol edersiniz ve nasıl ölçüldüğünü görürsünüz. Ve sonuç olarak, iletişim kurmayı bitirmeden önce diğer kişinin ne anlatmak istediği hakkında erken karar verirsiniz. Bu sebeple karşınızdakini öncelikle tam anlamıyla dinleyip, ne anlatmak istediğini doğru anlayıp, kendinizi sonra açıklamaya çalışmalısınız. Bu etkili iletişimin en temel kuralıdır.
6. Sinerji Yaratın
İnsanlar birlikte gerçekten etkileşime girmeye başladığında ve birbirlerinin etkisine açık olduklarında, yeni bir fikir edinmeye başlarlar. Farklılıklar nedeniyle yeni yaklaşımlar icat etme yeteneği katlanarak artmaktadır. Farklılıklara değer vermek gerçekten sinerjiyi yönlendiren en önemli şeydir. İnsanlar arasındaki zihinsel, duygusal ve psikolojik farklılıklara gerçekten değer veriyor musunuz? Yoksa herkesin sizinle hemfikir olmasını bekleyerek herkes ile anlaşılabileceğini mi düşünüyorsunuz?
Birçok insan birlik için eşitlik ile birlik için aynılık kavramlarını karıştırmaktadır. Farklılıklar zayıflıklar değil güçlü yanlar olarak görülmeli, sizin göremediğiniz alanlardaki fırsatları başkalarının görmesini sağlayacak ortamı yaratmalısınız.
7. Testereyi Keskinleştirin
Testereyi keskinleştirmek, sahip olduğunuz en büyük varlığı korumak ve geliştirmek anlamına gelir. Profesyonel ve kişisel olarak sürekli iyileştirme ve yenileme arayışı içinde olun.
Hayatınızın dört alanında kendini yenilemek için dengeli bir programa sahip olmaya çalışın: fiziksel, sosyal / duygusal, zihinsel ve ruhsal. İşte bazı etkinlik örnekleri:
Fiziksel:Yararlı beslenme, egzersiz yapma ve dinlenme
Sosyal/Duygusal:Başkalarıyla sosyal ve anlamlı bağlantılar kurma
Zihinsel:Öğrenme, okuma, yazma ve öğretim
Ruhsal: Doğada zaman geçirmek, meditasyon, müzik, sanat, dua veya hizmet yoluyla manevi benliği genişletmek
Bahsi geçen bu 7 alışkanlık iş – yaşam dengesini sağlamada fayda sağlayacak önemli bakış açılarını içeriyor. Önemli bir bilgiye sahip olmak ya da sürekli bir şeyler öğrenmek hayatımıza büyük katkılar sağlamaz. En büyük katkı ve belki de dönüm noktası, öğrendiklerimizi uygulamaya alıp hayatımızın içinde bir yerlerde kullanabilmektir. Yazarın da söylediği gibi; “Öğrendiklerinizi sevdiklerinizle paylaşın. Ve en önemlisi, öğrendiklerinizi uygulamaya başlayın. Unutmayın ki öğrenmek ve yapmamak, aslında öğrenmemek; bilmek ve yapmamak, aslında bilmemektir.”
Bildiklerimiz ve öğrendiklerimizi hayatımızın her alanına yansıtarak, daha yüksek motivasyonla yolumuza devam edebilmek dileğimle.